Kayıtlar

İstanbul'un Göbeğindeki Saray Yavrusu ve Kütüphanesi

Hepinize yeniden merhabalar, bugün bir yazıyla daha karşınızdayım. Bu sefer diğerlerine nazaran biraz daha özel bir kütüphaneden bahsedeceğim: Fransız Sarayı Kütüphanesi. Beyoğlu'nda, İstiklal Caddesi'ndeki Galatasaray Lisesi'nin hemen arkasında bulunan bu alanın kapılarından içeri adımınızı attığınız anda karşınıza adına yakışır güzelliğiyle ana bina ve coşkuyla dalgalanan dev Fransız bayrağı çıkıyor. Bir saray yavrusu denebilecek bu yapı 19. yüzyıldan beri İstanbul'a geldiği zamanlarda büyükelçi, ailesi ve misafirlerini ağırlıyor. Karşısındaysa bizi ilgilendiren kısım var, kütüphane. Arkeoloji ve haritalar üzerine yoğunlaşan arşivinde çokça dilden kitap ve harita bulunuyor. Küçük odalardan oluşmuş bu kütüphanenin içerilerine gittikçe oturacak ve kitabınızı okuyacak sandalyeler bulma şansınız da ortaya çıkıyor. Her ne kadar gezerken bu bana size geldiği kadar cazip gelmiş olsa da gezinin kalanına yetişmem gerekiyordu ve söz konusu fırsatı değerlendiremedim. Eğer benim

Tarihi Binasında Özgen Berkol Doğan Kütüphanesi

Resim
Merhabalar, bugün sırada bir kütüphane daha var size anlatmak istediğim, bir ziyarete değer olduğunu düşündüğüm. Kadıköy'de bulunan ve okulumuz İstanbul Saint-Joseph Lisesi'ne kelimenin tam anlamıyla "üç adım" mesafede olan Özgen Berkol Doğan Kütüphanesi, bilimkurgu yayınları üzerine yoğunlaşan bir arşive sahip olmakla birlikte bünyesinde edebiyat ve dil bilimi kitapları da bulunduruyor. Çok katlı, tarihi ve ahşaptan yapılma bir binayı kendine ev edinen bu kütüphanenin hikayesi, kanımca arşivindeki kitapların çoğundan daha ilgi çekici (ki düşünün, bir bilimkurgu kütüphanesinden bahsediyoruz, en ilgi çekici eserlerin verilmiş olduğu dal bu!). Söz konusu kütüphane, Türkiye'nin görmüş olduğu en genç ve en parlak bilim adamlarından birinin üzerine isimlendirilmiş. Öyle ki, kendisi CERN'e, tabiri caiz ise bilimin Kabe'sine gitmeye, orada eğitim görmeye hak kazanmıştı. Ancak oradaki eğitimini bitirme fırsatına hiç sahip olamadı. 2007 yılında Isparta Süleyman D

Eskiler Altındır :)

Yeniden merhaba! Bugünkü yazıma direkt olarak, olayı uzatmadan geçiş yapacağım çünkü aklımda konum üzerinde birkaç şey topladım ve onları unutmak en son istediğim şey. Şimdiden sizi uyarayım, bu konuda muhtemelen bana katılmayacaksınız, bahsedeceğim isimleri hiç duymamış olabilirsiniz bile. Zaten daha hiç bu konuda zevklerimin uyuştuğu yaşıtıma rastlayamadım, bırakın yaşıtı genel olarak da pek bir tanıdığım yok aslında, anca 5-6 kişi. Konum müzik zevki, spesifik olarak benim müzik zevkim. Aranızdan " Bana ne canım senin dinlediğin müzikten" diyenler varsa eğer, size cevabım hazır : Bu yazıyı yazış amacım sizi sıkmak değil, yeni ufuklara ulaştırmak. Biliyorum ki çoğunuz burada geçecek isimleri hiç duymadınız, eğer bu yazıyı okuduktan sonra birine bile "Bu da neymiş?" diyerek bakarsanız ben kendimi galip sayarım çünkü kanımca müzik pek de iyi yerlere gitmiyor, gittikçe otomatikleşiyor ve kirleniyor. İşte tam da bu yüzden benim tarzım 80'ler. Dinlediğim şarkıların

Kadıköy Kütüphanesi, Çok Yakınımızda Ama Kimse Bilmiyor!

Resim
Merhaba tüm okurlar, blogseverler! Bugün sizlere uzunca bir süreden sonra yeniden "özgür" olmanın coşkusuyla yazıyorum. Son 1 haftamı hasta ve son 4 günümü hastanede geçirdikten sonra evime döndüm. Tüm bu zaman dilimi içerisindeyse aklımda hep bloglarımı yazmak vardı. İnanın, bugün bahsedeceğim haricinde iki kütüphane daha gezdim ve bunlar hakkındaki fikirlerimi paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Her neyse, bugün sizlere Kadıköy Kütüphanesi'nden bahsetmek istiyorum. Hazinesinde tarih, edebiyat ve sanat hakkında çeşitli dillerde ve çeşitli uzunluklarda binlerce kitap bulunduran bu kütüphanede Osmanlı tarihi kitaplarından Oxford sözlüklerine, Ana Britannica ansiklopedilerine kadar her türlü kaynak mevcut. Özgen Berkol Doğan Bilimkurgu Kütüphanesi'yle birlikte okulumuza çok yakın olan kütüphaneler arasında öne çıkan bu mekan, aslında bir çoğumuzun belki her gün önünden geçip de dikkat etmediğimiz cinsten. Kadıköy İskelesi'nin hemen karşısında, meydanın ortasındaki küç

Milyonluk Arşiviyle Beyazıt Kütüphanesi, İstanbul'un Bilinmeyen Hazinesi

Yeniden merhaba! Artık bu bloğun oluşturulmasının asıl amacı olan kütüphane projesinin kütüphanelerle ilgili ilk yazısını yazmanın vakti geldi. Bu ilk yazım şu ana kadar gezdiğim dört kütüphaneden en beğendiğim hakkında olacak: "Beyazıt Kütüphanesi". Gezdiğim diğer kütüphaneler ise Kadıköy, Özgen Berkol Doğan ve Fransız Sarayı kütüphaneleri. Onların yazıları da sömestr tatili bitene kadar burada yayınlanmış olacak. Her neyse, biz ana konumuza geri dönelim. Öncelikle neden bu kütüphaneyi diğerlerinden daha çok sevdiğimi anlatayım. Aslında birden fazla sebep var ancak sanırım en baskın olanı neredeyse bir milyon eserle en büyük arşive ev sahipliği yapması ( evet, yanlış okumadınız ). Son yüzyılda, hatta daha da eskiden beri Türkiye toprakları içerisinde yayınlanmış her kitap, gazete, dergi, aklınıza yazılı kaynak olarak ne geliyorsa hepsi elinizin altında. İşte bunu kavramanın zorluğu bile bir ayrı hoş geliyor insana. Bir başka sebep olarak aklıma bu kütüphaneyi projeye katıla

Yeni Dönem Yeni Proje

Herkese yeniden merhabalar, uzun zaman oldu görüşmeyeli, değil mi? Bugün size (en azından benim açımdan) çok, çok iyi bir haber vermek istiyorum: Bloglarla henüz işim bitmedi! Hatta önümüzdeki projenin boyutuna bakınca daha yeni başlıyorum bile diyebilirim! Bu yıl boyunca İstanbul'da çeşitli kütüphaneler geziyor olacağım. Aslında olacağız desem daha doğru olur, ben ve bu projeye katılan diğer arkadaşlarım, tabii bir de öğretmenlerim. Peki ya siz? Siz ise benden ve arkadaşlarımdan her 15 günde bir blog bekleyebilirsiniz. Çoğu blog gittiğimiz kütüphaneler hakkında olacak, hatta neredeyse hepsi bile diyebilirim. Kulağa iyi mi geliyor, bekleyin, daha en iyi kısmına gelmedim bile. Nisan ayında, okulumuz tatile girince, proje grubu olarak Fransa'ya gideceğiz. Orada da projemize yönelik araştırmalar ve gözlemler yapacağız. Size bir şey söyleyeyim mi, gerçekten sabırsızlanıyorum :) . Ancak projeye gezi amaçlı katılmışım gibi bir izlenim vermek istemem, okuyunca öyle anlaşıldıysa eğer.

Atlatılan Sınav Haftası / Araba Nasıl Çalışır / Hayaller Hayatlar Karşılaştırma

Resim
Yeniden merhabalar hepinize. Görüşmeyeli çok uzun zaman oldu. Okulumuzun sınav haftasından yeni çıktık. Sınavlara çalıştığımız için son iki hafta sonu blog yazma mecburiyetimiz yoktu. Şimdiyse, sınav haftasından yeni çıkmış olmanın rahatlığındayız koskoca Saint Joseph Lisesi 2016-2017 öğretim yılı hazırlık düzeyi öğrencisi 176 kişi olarak. Öyle ki, şunu söylerken en azından sınıfımdaki herkes adına konuşabilirim, okula gitmek, çalışmak ve ödev yapmak şu günler hepimize çok zor geliyor. İlkokul ve ortaokul hayatımızda olduğu gibi, sınavlardan sonra bir tempo düşüşü, küçük bir mola bekledi beynimiz. O mola gelmeyince de kendisi tempo yavaşlattı. Hele de havalar bu kadar güzelken dışarı çıkıp gezmek, spor yapmak istiyor insan. Hoş, şu an dışarıda kelimenin tam anlamıyla "gök delinmiş" durumda. Hal böyleyken havaların durumundan bahsetmek garip geliyor. Bahsetmeye çalıştığım durum zaten geçen haftayı baz alıyordu. 2017'nin ilk pastırma yazı bugün gelen bahar yağmuruyla son bu

Mersin 15 Tatil 2017

Yeniden merhabalar efendim, görüşmeyeli uzun zaman oldu. Bugün geçirdiğim bir tatil üzerine malesef kısaca konuşacağım. Bloğu takip edenler bilirler, pek kısa yazmayı sevmem. Bu seferki konu beni zor duruma sokuyor, zira bir önceki yazıma çok benzer bir konu. Bu arada, bahsettiğim tatil sömestir tatili. Bu tatilde sanırım ilginç olan tek şey Mersin yolculuğu oldu. İstanbul'da geçirdiğim zamanda ya ödev yaptım ya da dinlendim, zaten havalar kötüydü, spor yapmak da istemedi canım. Tabii aslında en önemli olay tam tatilden önceki son günün yani karne gününün sabahı ablamı yolcu etmiş olmam. Kendisi Amerika Birleşik Devletleri'nde okuyor ve Türkiye'ye yılda iki kere geliyor: Kışın bir ay ve yazın iki aylığına. Onu gerçekten çok özlüyorum. Ama bu belki de bir başka yazının konusu olacak, şimdiden malzememi bitirmeyeyim, ana konuya gelelim. Mersin'e olan yolculuğumuz 21 Ocak günü sabah saatlerinde başladı. Benim ısrarlarım üzerine alışılagelmiş bir şekilde otoyoldan değil,

İstanbul Boğazı Kıyısından Eleştirel Bir Yazı

Resim
Merhabalar herkese, bu yazımı size İstanbul Boğazı kıyısındaki bir apartmandan yazıyorum. Buraya misafirliğe geldim, ailemin Mersin'den eski arkadaşlarıyla bir buluşma bu, ayda bir dönüşümlü olarak "Ocakbaşı" adı altında yapılıyor. Her ay bir başka kişinin evinde toplanılıyor. Bu gruptaki insanlar yıllar önce Mersin'deki bir Rotary kulübünden arkadaşlar, yani çoğu. Açıkçası seneler geçtikçe sayı azaldı. Hala bu buluşmalara katılmayı çok seviyorum, ama eskiden aldığım zevki artık bulamıyorum, hiç yaşıtım ya da en azından 25 yaşının altında insan yok. Pardon, bir kişi var, o da 6 yaşında. Neyse, bu detayları yazıyı okuyan sizlerin atmosferi aşağı yukarı anlayabilmesi için verdim. Yazımı şu manzara üzerinden devam ettirmek istiyorum, onun insanın ağzını açık bırakacak derecedeki güzelliğinden bahsetmek istiyorum.                                                                                                       Tek kelimeyle nefes kesici, değil mi? Gerçekten öyle. Bö

Yolculuklar Ve En Büyük Ödül

Resim
Merhaba, yine bir blog yazısıyla karşınızdayım. Bugün, sizlere yolculuk konusundan bahsetmek istiyorum. Benim aklıma yolculuk denince ilk memleketim Mersin gelir, sebebini yazının sonuna doğru açıklayacağım. Şimdi sadece kısa ve spesifik bilgileri vermek istiyorum. Mersin, yani en azından çoğu gidişimde konakladığım bölgesi, okulumuz St. Joseph Lisesi'nden tam olarak 939 km uzaklıktadır, arabayla gidildiği takdirde. Zaten en büyük zevklerimin arabalar ve hız olduğu düşünülürse, çoğunlukla arabayı tercih etmem normaldir sanırım, senede en az iki kere yaptığım Mersin yolculuklarımda. Aslında, bu benim için bir bakıma ödül. Başarılı geçirdiğim bir okul döneminin arkasından ebeveynlerimden gelecek bir ödül beklerim ki benim en çok sevdiğim ödül tipi yolculuktur. Genelde sınav haftalarından önceki hafta sonlarında şehrin banliyölerine kısa yolculuklar yaparız, 100-150 km uzağa. Bunlar, bana çok ciddi miktarda moral verir. Çünkü, babam bana bu kısa yolculukları en az  uzun olanlar kadar

Godzilla Sistemi

Resim
Herkese yeniden merhaba! Bugün, 10 Ocak Salı günü. Yani 10 gün önce 2016 yılını geride bırakıp 2017'yi karşıladık. İnsanın sevinçle karşıladık diyesi geliyor ama bunu söylemek çok zor. Zira 2017'nin ilk saatlerinde, belki ilk dakikalarında yine bir terör saldırısıyla karşı karşıya kaldık. Saldırının kendisi zaten başlı başına devasa bir üzüntüyken üstüne bir de böyle cümlelere "yine" kelimesini eklemek daha da bir - çok affedersiniz - koyuyor insana. İnanın bana, argo kullanmadan kendimi net ifade edemezdim. Aslında, oturup saatlerce bu konu hakkındaki düşüncelerimi içeren bir yazı yazabilirim buraya ancak bu bir okul projesi. Kendimi tam olarak ifade edebilmek için başvuracağım kelimeler pek de buraya uygun olmayacaktır ne yazık ki. Üstelik neşeli geçirdiğim son birkaç günü yine aklıma kötü düşünceler sokarak mahvetmek istemiyorum. O yüzden gelin beni, aslında tüm öğrencileri her koşulda mutlu eden  bir olaydan bahsedelim. Bu bir hava olayı. Zaten meteorolojiyle ilgi

School Of Rock

Merhabalar, bu seferki blog yazım, bana çok ilginç gelen daha sonra diziye dönüştürülmüş bir film hakkında. İsmi "School Of Rock". Bu ismin tam Türkçe karşılığı Rock Okulu olsa da, film Hababam Rock ismiyle lanse edilmiş. Dizi versiyonunun ise Türkçe karşılığı bulunmuyor. Bu seri, aslında öğretmen olmayan Dewey Finn isimli birinin, ev arkadaşı Ned Schneebly'e gelen bir telefonda ev arkadaşıymış gibi davranıp ona teklif edilen bir yedek öğretmenlik işini para ihtiyacı dolayısıyla kabul etmesi üzerine başından geçenler hakkında. Üstelik Texas eyaletinin en iyi özel okullarından birinde! Dewey, hayatını rock müzik üzerinde şekillendirmiş bir gitaristtir. Ancak fazla içki içmenin etkisiyle yaptığı taşkınlıklar ve fazla hava atması sebebiyle içinde bulunduğu gruptan atılır, tam da eyaletin en önemli müzik yarışması olan "Battle Of The Bands" (Grupların Savaşı) e katılıp kazanarak 20.000 dolarlık büyük ödülü almanın planlarını yaparken. Az önce hava atmak dedim, bunu

Son Saniye

Resim
Yeniden merhabalar. Bugün daha en baştan sizden özür dilemek istiyorum.Yazımın çok kısa olacağını düşündüğümden dolayı. Zira, bugün yaşadığım talihsizlikler an itibariyle etkisini arttırarak devam ediyor. Size şöyle ifade edeyim, dün gece ( aslında bugün oluyor hatta ) ödev yoğunluğundan dolayı yatağa girişim saat 1'i bulmuştu. Bu sebeple, blog yazma işini öğle teneffüsüne bırakmam gerekti. Birtakım teknik sebeplerden dolayı, blog hesabıma sadece bilgisayarlardan erişebiliyorum. Şanslıyım ki, okulun kütüphanesinde bunlardan bolca var. Ancak Murphy Kanunları her zamanki gibi sinir bozucu bir şekilde devreye girdiler. Önce, yemekhane sırasında tahmin ettiğimden en az 10 dakika fazla zaman kaybettim, sıraya biz öğrencilerin tabiriyle ''kaynamaya'' çalışan 10. Sınıf arkadaşlarımız sağolsunlar. Yemekhaneden yemek yemeden çıktım. Blog yazmaya olabildiğince fazla zaman ayırmak istiyordum. Buna burada değinmek zorundayım: Kendimi sevgili arkadaşım Mehmet Köseoğlu ile yaratt

Okumaya değecek bir macera

Herkese yeniden merhaba! Okuyanlar hatırlayacaktırlar, bir önceki yazımda size şu ana kadar başımdan geçen birkaç ilginç olaydan bahsedeceğimi söylemiştim. İşte bu yazının yazılış sebebi de budur. Aslında şöyle, şu ana kadar o kadar fazla ilginç, değişik,güzel olay yaşadım ki, bu yazımda hangilerine yer versem bilemiyorum. Ama hadi şöyle bir başlangıç yapalım. Sanırım bundan bir 5 sene kadar önceydi. 4. sınıf falandım. 2005'ten o zamana kadar ve o zamandan sonra olan her sene yaptığımız gibi, ilk 2 buçuk senemi geçirdiğim canım memleketim Mersin'e gitmiştik. Önceki yazımda bahsetmişmiydim hatırlamıyorum ama benim yolculuk konusunda biraz takıntım vardır, biraz demek hafife almak olur aslında. İşte biz de Mersin'in yaylaları arasında geziniyorduk. İplik kalınlığında yollardan geçiyorduk. Sonra, bir anda ormanın arasında yolun daha da daraltıldığını gördük. Yolun sağ tarafına yol boyunca bir çukur kazılmış ve kenarı da kayalarla çevrilmişti. Virajı aldıktan hemen sonra karşım

Okumaya değecek bir macera

Herkese yeniden merhaba! Okuyanlar hatırlayacaktırlar, bir önceki yazımda size şu ana kadar başımdan geçen birkaç ilginç olaydan bahsedeceğimi söylemiştim. İşte bu yazının yazılış sebebi de budur. Aslında şöyle, şu ana kadar o kadar fazla ilginç, değişik,güzel olay yaşadım ki, bu yazımda hangilerine yer versem bilemiyorum. Ama hadi şöyle bir başlangıç yapalım. Sanırım bundan bir 5 sene kadar önceydi. 4. sınıf falandım. 2005'ten o zamana kadar ve o zamandan sonra olan her sene yaptığımız gibi, ilk 2 buçuk senemi geçirdiğim canım memleketim Mersin'e gitmiştik. Önceki yazımda bahsetmişmiydim hatırlamıyorum ama benim yolculuk konusunda biraz takıntım vardır, biraz demek hafife almak olur aslında. İşte biz de Mersin'in yaylaları arasında geziniyorduk. İplik kalınlığında yollardan geçiyorduk. Sonra, bir anda ormanın arasında yolun daha da daraltıldığını gördük. Yolun sağ tarafına yol boyunca bir çukur kazılmış ve kenarı da kayalarla çevrilmişti. Virajı aldıktan hemen sonra karşım

Giriş

Merhabalar, ben Kaan Karataş.İstanbul Saint Joseph Lisesi'nde Hazırlık B sınıfında öğrenciyim. Bu bloğu bana okulum tarafından verilen bir proje olarak başlatıyorum. Önümüzdeki Haziran ayına kadar olan 8 aylık süreçte başımdan geçen ilginç olayları anlatmak için bir günlük işleviyle veya gezi yazıları yazmak için bir defter olarak kullanacağım burayı. Sonrasında ise kim bilir, belki de bloğum çok  beğenilir ve devam eder ya da ben blog yazmaya çok alışırım ve ben devam ettiririm. Her neyse, normal koşullar altında, bu yazının altına bir de hikaye yazarak paylaşmayı planlıyordum, sadece bir giriş paragrafı olmasından ziyade, şu ana kadarki 13 senelik hayatımın hatırladığım son 5-6 senesindeki ilginç olayların bir derlemesini de içermesini istiyordum. Ancak bloğu açarken yaşadığım bir sorun sebebiyle çok zaman kaybettim. Merak etmeyin, kalan kısmı da yakın bir zamanda mutlaka paylaşacağım, zira şimdiden blog yazmanın eğlencesine kapılmış ve buna hayran kalmış durumdayım. Şimdilik siz